Aslında ikisi de etkili ve güvenli yöntemlerdir, fakat hangi uygulamanın “daha iyi” olacağı tamamen cildinizin ihtiyacına, yaşadığınız soruna ve beklentilerinize bağlıdır. Eğer amacınız hızlıca ciltte parlaklık ve bakım etkisi elde etmekse Hydrafacial öne çıkar. Eğer derin akne izleri, cilt yenilenmesi veya kollajen artışı hedefliyorsanız Dermapen daha kalıcı çözümler sunar. İkisinin birlikte kullanıldığı kombinasyonlar da oldukça popülerdir.

Nasıl Bir Mekanizmayla Etki Eder?

Her iki yöntem de cilt dokusunu iyileştirmeyi amaçlasa da çalışma şekilleri farklıdır. Hydrafacial cilt yüzeyinde vakum ve serum infüzyonuyla temizlik ve bakım yaparken, Dermapen cildin alt tabakalarında mikrokanallar açarak onarıcı bir süreci tetikler.

Hydrafacial uygulamasında özel bir el cihazı vardır ve cildin üzerinde gezdirilir. Bu başlık, vakum gücüyle ölü deri hücrelerini ve gözenek içindeki kalıntıları çeker. Aynı anda cilde serumlar verilir ve bu serumlar genellikle antioksidanlar, nemlendiriciler ve peptitler gibi cildin beslenmesine katkı sağlayan içeriklerdir. Hydrafacial sisteminin avantajlarından biri cildi tahriş etmeden derinlemesine temizlik sunmasıdır. İşlem boyunca iğne veya kesici bir alet kullanılmaz, bu nedenle işlem çok konforludur. Hydrafacial özellikle cildi yağlı, siyah nokta problemi olan veya kuru ve solgun bir görünüme sahip hastalarda kısa sürede fark edilir şekilde iyileşme sağlar. Sağladığı parlak ve pürüzsüz görünüm nedeniyle “öğle arası bakımı” diye de anılır, çünkü kişi hemen günlük yaşamına dönebilir.

Dermapen uygulamasında ise mikroiğneleme prensibi kullanılır. Kalem şeklindeki cihazın uç kısmında çok ince ve hızlı girip çıkan iğneler bulunur. Bu iğneler cilde mikro düzeyde delikler açar ve aslında kontrollü bir yara iyileşme mekanizması tetiklenir. Açılan mikrokanallar sayesinde cildin kendi kendini onarma süreci devreye girer. Bu süreçte yeni kollajen ve elastin lifleri üretilir. Dermapen, akne izleri, ince kırışıklıklar veya çatlaklar gibi daha derin ve yapısal sorunlarda oldukça etkilidir. Mikrokanallar, işlem sırasında veya hemen sonrasında sürülen serumların, PRP’nin ya da mezoterapi ilaçlarının emilimini de artırır. Cildin alt katmanlarına doğrudan geçiş sağlandığında bu içerikler çok daha hızlı ve güçlü etki gösterir.

Hangi Cilt Sorunlarında Tercih Edilmeli?

Her iki yöntem de çeşitli cilt problemleri için kullanılabilir fakat temelde farklı tipte sorunlarda ön plana çıkarlar. Hydrafacial, yüzeysel bakıma ihtiyaç duyan, sıkışmış gözenekler, hafif lekeler, parlaklık kaybı veya genel cilt bakımı hedefleyen kişilerde iyidir. Dermapen ise derin akne izleri, kırışıklıklar, elastikiyet kaybı ve çatlak gibi yapısal sorunlarda daha belirgin düzelme sağlar.

Hydrafacial cildin üst katmanını soyarken aynı anda besleyici serumlar vererek, siyah noktaların giderilmesinde ve hafif lekelerin açılmasında etkilidir. Yağlı cilde sahipseniz, fazla sebumu dengelemede ve gözenek görünümünü azaltmada yararlıdır. Aynı şekilde kuru cilde sahipseniz, yoğun nem infüzyonu cildi anında canlandırır. “Özel bir davetten önce cildim parlasın” diyenlerin favori tercihidir çünkü sonuçlar hızlı ve gözle görülürdür. Aktif ve orta dereceli aknede de Hydrafacial, ciltteki tıkanıklıkları temizlediği için inflamasyonu kontrol altına almaya yardımcı olabilir.

Dermapen ise cildin yenilenme potansiyelini devreye sokar. Özellikle akne izleri konusunda öne çıkar. Çukur şeklinde izleri olan hastalar, birden fazla seans Dermapen sonrasında bu izlerin belirgin ölçüde azaldığını görür. İnce kırışıklıklar, göz çevresi çizgileri, sarkma gibi yaşlanma belirtilerinde de kollajen artışı sayesinde cilt daha sıkı ve genç görünüme kavuşabilir. Ayrıca vücuttaki çatlak izleri, yara izleri gibi inatçı problemlerde de Dermapen etkili bir seçenektir. Lazer gibi daha agresif yöntemlerden çekinen veya koyu tenli olduğu için lazer sonrası leke riskinden korkan kişiler için Dermapen daha güvenli bir alternatiftir.

Hangi Cilt Tipi İçin Uygundur?

Her iki yöntem de geniş bir yelpazedeki cilt tiplerinde güvenle uygulanabilir, fakat Hydrafacial invaziv olmayan yapısıyla hemen her cilt tipine anında uyum sağlar. Dermapen ise cilt tipi gözetmeksizin uygulanabilse de aktif enfeksiyonlar, açık yaralar veya kontrolsüz bazı hastalıklar varsa dikkatli olunması gerekir.

Hydrafacial her mevsim rahatlıkla yapılabilir ve işlem sonrasında ciddi bir kızarıklık veya hassasiyet beklenmez. Bu yüzden çok hassas, kızarmaya meyilli ciltler dahi genellikle sorunsuz şekilde fayda görür. İşlemde kullanılan vakumlu sistem ve hafif soyma, cilt bariyerini genelde zedelemez. Bu sayede yaz aylarında bile yapılabilir, ardından hızlıca sosyal hayata dönülebilir. Cilt tonu koyu olan kişilerde de herhangi bir post-inflamatuar leke gelişme riski yok denecek kadar azdır, çünkü yüzeysel bir uygulamadır.

Dermapen ise iğnelerle çalıştığı için işlem sonrasında kısa süreli bir kızarıklık ve hassasiyet normaldir. Bu durum genelde 1-2 gün içerisinde büyük oranda düzelir. Fitzpatrick cilt skalasının en açık tonundan en koyu tonuna kadar herkese uygulanabilir, fakat aktif uçuk, şiddetli akne veya egzama gibi durumlarda önce bu sorunların tedavi edilmesi gerekir. Özellikle keloid skar öyküsü olan kişilerde uzmanların daha dikkatli yaklaşması, gerekirse Dermapen yerine farklı tedaviler düşünmesi gerekebilir. Diyabet gibi kronik hastalığı olan hastalarda da uygulamadan önce hekimle durum değerlendirmesi yapılmalıdır.

Kaç Seans Uygulamak Gerekir?

İki yöntemde de tek seans bile gözle görülür değişiklik yaratabilir, ancak kalıcı ve kapsamlı sonuç için genelde seri uygulamalar önerilir. Hydrafacial düzenli aralıklarla bakım şeklinde uygulanırken, Dermapen tedavisi 3-6 seanslık kürler halinde planlanır.

Hydrafacial bakımında amaç cildi sürekli temiz ve nemli tutmak olduğu için genelde ayda bir veya birkaç haftada bir periyotta seanslar yapılır. Örneğin akneli ciltlerde haftada bir olmak üzere toplam 4-6 seans önerilebilir. Bazı kişiler sadece özel bir davet ya da düğün öncesi tek seans yaptırıp anında aydınlık bir görünüm elde etmeyi de tercih edebilir. Tek seansta bile sonuç hissedilir fakat uzun vadede ciltte kalıcı iyileşme için devamlı bakım önemlidir. Bu nedenle cildinizi düzenli aralıklarla desteklemek isterseniz Hydrafacial planlaması bir rutin haline gelebilir.

Dermapen tedavisi ise haftalık uygulanmaz, çünkü cildin iğneleme sonrası iyileşme döngüsüne ihtiyacı vardır. Çoğunlukla 3-4 hafta aralıklarla ortalama 4-6 seans yapılması önerilir. Bu sayı, cilt probleminizin derecesine göre değişir. Hafif ince çizgiler için 2-3 seans yeterli gelebilirken, derin akne izleri veya çatlaklar için 5-6 seans gerekebilir. Seanslar tamamlandıktan sonra da yılda 1-2 kez bakım seansı gibi tekrar yapmak isteyen hastalar olur, çünkü mikroiğneleme süreci kollajen oluşumunu destekleyerek cildi genç tutmaya devam eder.

İyileşme Süreci ve Sonrası Nasıldır?

Hydrafacial hemen hemen iyileşme süresi gerektirmeyen bir bakımdır, Dermapen ise birkaç gün hafif kızarıklık ve hassasiyet yaratabilir. Hydrafacial yaptırdığınızda aynı gün sosyal yaşamınıza dönebilir, hatta makyaj yapabilirsiniz. Dermapen’den sonraki ilk 24 saatte cildi korumak ve talimatlara uymak önemlidir.

Hydrafacial sonrasında çoğu hastada belirgin kızarıklık olmaz veya çok hafif bir pembeleşme görülebilir. İşlem genelde ağrısız geçer. Aynı gün içerisinde cildiniz çok daha nemli, ışıltılı ve yumuşak hissedilir. İlk 1-2 gün aşındırıcı peeling gibi sert uygulamalardan uzak durmak dışında pek bir kısıtlama yoktur. Uygulama sonrasında doktorunuzun önerdiği nemlendirici ve güneş koruyucu ile cildi desteklemek yeterlidir. Zaten cildin üst tabakasında agresif bir işlem yapılmadığından, genelde ekstra dikkat gerektiren bir durum oluşmaz.

Dermapen sonrasında ise ciltte mikrokanallar açıldığı için birkaç gün süren bir kızarıklık, hafif ödem veya gerilme hissi normaldir. Bazı hastalar ilk gün “güneş yanığına benzer bir yanma” tarif edebilir. Bu belirtiler çoğunlukla 2-3 gün içinde büyük oranda geriler. İlk günlerde ciltteki mikro delikler kapandıkça hafif bir soyulma ya da pullanma olabilir. Bu dönemde sıcak duş, hamam, agresif spor veya makyaj gibi uygulamalardan uzak durmak ve mutlaka güneşten korunmak gerekir. Cilde doktorun tavsiye ettiği yumuşak temizleyiciler, nemlendiriciler ve yüksek faktörlü güneş kremi kullanmak iyileşmeyi hızlandırır. Genelde 48 saat sonra hafif bir makyaj yapılabilir, ancak ciltte hassasiyet varsa olabildiğince mineral bazlı ürünler tercih edilmelidir.

Olası Yan Etkiler ve Güvenlik Konusunda Neler Bilinmeli?

Her ikisi de hekim kontrolünde ve doğru teknikle uygulandığında son derece güvenli yöntemlerdir. Hydrafacial’da ciddi komplikasyon oranı oldukça düşüktür. Dermapen’de minimal invaziv bir işlem söz konusu olduğu için hafif kanama noktacıkları, kızarıklık veya çok nadir durumlarda enfeksiyon riski vardır ancak steril koşullarla bu risk minimal düzeydedir.

Hydrafacial’ın başlıca yan etkisi, nadiren gelişebilen hafif tahriş veya çok kısa süreli bir kızarıklıktır. Başlıkta kullanılan solüsyonlara aşırı duyarlılık varsa geçici kaşıntı ya da irritasyon görülebilir. Fakat genellikle işlem sonrası cilt son derece rahatlar. Kullanılan serumların çoğu hipoalerjenik özellikte seçilir. Bu nedenle alerjik reaksiyon olasılığı da düşük seviyededir. Önemli olan cilt tipinize ve varsa bilinen alerjilerinize uygun içeriklerin kullanılmasıdır.

Dermapen’de ise mikroiğnelerle açılan kanallar ciltte geçici hassasiyete yol açabilir. En yaygın görülen durum işlem sonrası ilk gün ya da iki gün kızarıklık ve sıcaklık hissidir. Nadiren ciltte küçük kabuklanmalar oluşur. Bunların hepsi normal iyileşme sürecinin parçasıdır. Steril şartlar altında yapılmazsa enfeksiyon riski doğabilir, o yüzden kliniğin hijyenik koşulları ve uygulayıcının deneyimi çok önemlidir. Ayrıca cilt tonunu eşitlemek için topikal bir serumla birlikte Dermapen yapılırken güneş korumasına dikkat edilmezse bazen hiperpigmentasyon oluşabilir. Bu yüzden ilk haftalarda direkt güneş ışığından uzak durmak son derece kritik bir kuraldır.

Kombinasyonlar ve Son Karar Nasıl Verilmeli?

Her iki yöntemi aynı tedavi sürecinde veya farklı seanslarla kombine etmek mümkündür. Hydrafacial, cildi temizleyip yumuşattığı için sonraki işlemlerin etkisini artırabilir. Dermapen ise serumların emilimini güçlendirdiği için kombine protokollerde sıklıkla tercih edilir. Son kararı vermek için cilt sorunlarınızı, bütçenizi ve zamanınızı göz önünde bulundurup bir uzmana danışmanız en mantıklısıdır.

Örneğin akne izleri olan bir hasta, önce birkaç seans Dermapen ile izleri hafifletip cilt yapısını güçlendirebilir, ardından Hydrafacial ile yüzeysel ışıltı sağlamak isteyebilir. Ya da tam tersi, cildi bakıma hazırlamak için öncelikle Hydrafacial seansları yapılır, gözenekler açılıp cilt temizlendikten sonra mikroiğneleme ile kollajen indüksiyonu artırılır. Aynı şekilde PRP gibi uygulamalar da Dermapen ile birlikte çok etkili olabilir. PRP’nin içeriğindeki büyüme faktörleri Dermapen sayesinde cildin derin tabakalarına kadar ulaşarak iyileşme sürecini hızlandırır.

Kombinasyonların planlanmasında önemli olan cildin iyileşmesine fırsat tanımaktır. Genelde bu işlemleri aynı gün içinde değil belli aralıklarla yapmak daha doğru olur. Aşırı yükleme yapılırsa cilt irrite olabilir. Uzmanlar cilt tipinize, mevcut sorunlarınıza ve hedeflerinize göre size en uygun kombinasyonu önerecektir. Kimi hastada yalnızca Hydrafacial yeterli olurken, kiminde kombine tedavi çok daha üst düzey sonuç getirir.

Karar aşamasında şunları değerlendirmek yol gösterici olur. Sorununuz ağırlıklı olarak siyah nokta, yüzeysel leke, parlaklık kaybı ya da hafif çizgilerse Hydrafacial tek başına yeterli olabilir. Ancak çukur izler, derin kırışıklıklar veya yoğun sarkma varsa mutlaka Dermapen ya da benzeri kollajen uyarıcı yöntemlere yönelmek gerekir. Mevcut cilt durumunuzu bir uzmanla değerlendirdikten sonra hangi yoldan ilerleyeceğinize karar vermek en iyi yaklaşımdır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir